Esenyurt Belediye Başkanı Prof. Dr. Ahmet Özer, katıldığı canlı yayında göreve geldiği günden itibaren 6 aylık süreçte hayata geçirdiği projeleri anlattı. Kısa sürede ilçeye çok sayıda aşevi, park ve kreş kazandırdıklarını belirten Özer kentte yolların büyük oranda yenilendiğini söyledi. Arka arkaya düzenlenen 3 büyük festivalle yüz binlerce insanı kültür ve sanatla buluşturduklarını ifade eden Başkan Özer, kasım ayında bir festival daha yapacaklarının müjdesini verdi.
Esenyurt Belediye Başkanı Prof. Dr. Ahmet Özer, Tele1 ekranlarında yayınlanan Bilge Yurtdagülen’in sunduğu “Gerçek Haber, Gerçek Ekonomi” programına konuk oldu. Programda göreve geldiği günden bugüne 6 aylık süreçte yapmış olduğu çalışmalar hakkında bilgiler aktaran Başkan Özer, ilçede gerçekleştirdikleri 3 büyük festivalin ardından Kasım ayında bir festival daha yapacaklarının müjdesini verdi. Konuşmasında İstanbul’da bir başarı hikâyesi yazılacaksa Esenyurt’ta yazılması gerektiğinin altını çizen Özer; “Eseyurt sadece Türkiye’nin değil, bence dünyanın en büyük ilçesi. Çünkü daha hâlâ bu nüfusun üstünde bir ilçeye rastlamadık. 101 ülkeden insan var. Türkiye’nin 81 ilinden gelen insanımız var. 80 dil konuşuluyor. Aynı zamanda hem sosyolojik açıdan hem hizmetler açısından hem de siyasi açıdan Esenyurt, İstanbul’un en zayıf halkası. Bu nedenle eğer İstanbul’da bir başarı hikâyesi yazılacaksa, bu ancak Esenyurt’ta yazılabilir” ifadelerini kullandı.
“ESENYURT DÜNYANIN EN BÜYÜK İLÇESİ”
Açıklamasında bir zincirin gücünün en zayıf halkası ile ölçülmesi gerektiğini söyleyen Esenyurt Belediye Başkanı Prof. Dr. Ahmet Özer; “Esenyurt küçük bir Birleşmiş Milletler gibi. Ve burada her dilden, her halktan, her kimlikten insan var. Rahmetli Yaşar Kemal’in deyimiyle, ‘bin bir çiçekli bir bahçe’. Birçok kültür bir arada yaşıyor. Bir zincirin gücü en zayıf halkasıyla ölçülür. Esenyurt, İstanbul’un en zayıf halkası. Hem sosyolojik açıdan hem de siyasi açıdan. Bu aynı zamanda Büyükşehir Belediye Başkanımız Sayın Ekrem İmamoğlu’na da söylediğim bir sözdü. Eğer bir hikâye yazılacaksa bu Esenyurt’ta yazılabilir. Bunun için biz bir model örüyoruz ve bu modelin 7 tane ayağı var. Bunlar; ‘Barış Ve Kardeşlik Şehri Esenyurt’, ‘Temiz, Ulaşılabilir, Yeşil Bir Esenyurt’, ‘Sosyal Belediyeciliğin Kalbi Esenyurt’, ‘Kültür, Sanat ve Sporun Başkenti Esenyurt’, ‘Lojistiğin ve Ticaretin Merkezi Esenyurt’, ‘İmajı Düzelmiş, 21. Yüzyılda Gelişmiş, Yıldızı Parlayan Bir Esenyurt’. İşte bu hikâyenin temel ayakları bunlar. Çünkü Esenyurt geçmişte kötü yönetilmiş, çarpık bir kentleşme ile karşı karşıya kalmış, demografik olarak büyümüş ama dönüşememiş bir ilçe. Kırdan göç ederek Esenyurt’a gelenler buradaki temel dinamikleri bulamadıkları için, beslenme, barınma, sağlık gibi ihtiyaçları da karşılanmadığı için köylü olmaktan çıkmış ama kentli de olamamış, arada kalmış. Dolayısıyla bu aynı zamanda Esenyurt’un kentlileşmediğini gösteriyor. Şimdi biz ilçeyi bu sorunları giderilmiş bir Esenyurt haline getirmeye çalışıyoruz ve göçle gelen bu nüfusu bir külfet olarak değil, bir nimet olarak görüyoruz” ifadelerini kullandı.
“LOJİSTİĞİN MERKEZİ KONUMUNDAYIZ”
Esenyurt’un ekonomik ve ticari olarak büyüklüğüne dikkat çeken Başkan Özer; “Lojistiğin başkenti durumundayız. Kara, deniz, hava, demir yollarının tam ortasında bir ticaret merkezi haline gelebiliriz. Ve en önemlisi de büyük bir üretim gücümüz var. Bugün ilçede 3 bin tane fabrikamız var. Türkiye’nin gayri safi milli hasılasının yüzde 7’sini Esenyurt karşılıyor. Biz bu üretim gücünden elde edilen katma değeri tabana yayarsak, burada o kötü, istenmedik olayları def edebiliriz ve Esenyurt’u gerçekten İstanbul’un parlayan yıldızı haline getirebiliriz. Çünkü bu yoksulluğun ve eğitimsizliğin yanında maalesef uyuşturucu gibi, kadın cinayetleri gibi, mafya çatışmaları gibi istenmedik olaylar meydana geliyor. Kadın cinayetleri demişken bunu özellikle anmak istiyorum. Son günlerde kadın cinayetleri artıyor. Hem Esenyurt halkı adına hem kadınlar adına bu cinayetlerin bir an önce durdurulmasını istiyoruz. Herkesin bu konuda sorumluluğun gereğini, özellikle de hükümetin sorumluluğunun gereğini yerine getirmesini istiyoruz. Ve en çok da Esenyurt’umuzun bu anlamda buna ihtiyacı var. İşte bu çerçevede, bu kültürler harmonisinde, mozaiğinde çok önemli işler yaptık. Mesela yolla ilgili işler yaptık, 95 bin ton asfalt döktük. 112 bin metre kare parke taşı döşedik, sokakları yeniledik. Yıllardır yapılmayanı yaptık. Üç tane park açtık. Esenyurt her tarafı inşaata boğulmuş, yer bizim gök Allah’ın diyerek 50 kat, 60 kat binaları yükseltmişler. Bazılarına hiç ruhsat bile vermemişler. Dolayısıyla böyle çarpık bir kentleşme ile karşı karşıyayız. Bunun getirmiş olduğu ulaşım problemlerini, depremle ilgili toplanma alanları problemlerini, park, bahçe, yeşil ile ilgili problemleri teker teker çözmeye çalışıyoruz” açıklamasında bulundu.
HALKIN TAKDİRİ BİZİ MOTİVE EDİYOR
Sosyal devletin yapmadığı birçok hizmeti belediye olarak kendilerinin yaptığını belirten Başkan Özer konuşmasını şöyle sürdürdü: “3 adet aşevi açtık. Hedefimiz günde 15 bin kişiye ücretsiz sıcak yemek dağıtmak, buna başladık. İlerleyen günlerde 6 mahallemizde daha aşevi açma çalışmalarımız devam ediyor. Ayrıca ESBİM diye bir merkezimiz var, burası bir kariyer merkezi. Geldiğimiz günden beri işsiz insanlarımıza iş buluyoruz. Bugüne kadar yaklaşık 4 bin kişiye iş bulduk. Ayrıca okullarımızla ilgili problemler vardı. Yaklaşık 20 okulumuzun tadilatını, tamiratını, boyasını, badanasını yaptık. Bunlara baktığımız zaman bu hizmetler aslında merkezi hükümetin işleri. Ama maalesef bu sorunlar bizim şehrimizde, Esenyurt’ta yaşanıyor. Bu nedenle biz arkamızı dönemeyiz. Sosyal devletin bırakmış olduğu boşluğu sosyal belediyecilik anlayışımızla gidermeye çalışıyoruz. Geldiğimiz günden beri 2 kreş açtık. Dört tane kreşin daha temelini attık. İlçemizde 180 bin civarında emeklimiz var ancak bir emekli evi yok. Şimdi emeklilerimiz için bu alanları yapıyoruz. Yani bu şehirde yaşayan dezavantajlı grupları, emeklileri, engellileri, kadınları, çocukları, yaşlıları gözeten bir sosyal belediyecilik anlayışını adım adım örüyoruz ve hayata geçiriyoruz. Halkımız da bu hizmetlerimizi görüyor ve bizi bu anlamda takdir ediyor, kucaklıyor. Bu takdir bizim motivasyonumuzu, bizim hizmet yapma aşkımızı daha da artırıyor.”
“ÇOCUKLARIMIZ BİZİM İÇİN ÇOK DEĞERLİ”
Esenyurt’ta eğitim alanında yaptığı hizmetlere de değinen Başkan Özer; “Bizim eğitimle ilgili büyük sorunlarımız var. Çocuklarımız 50 kişilik, 60 kişilik sınıflarda okuyor. Ben bir eğitimci olarak 50-60 kişilik sınıflarda okuyan çocukların geleceğinin çok parlak olmayacağını biliyorum. Onun için okullaşmaya bir an önce gidilmesi gerekiyor. Bizim fiziki yetersizliğimizin yanında, fiziki mekânların düzgün, temiz olmasıyla ilgili de problemler var. Bu sorunların da hemen giderilmesi gerekiyor. Aynı zamanda bir yoksulluk meselesi olduğu için insanlar kendi malzemelerini karşılayamayacak durumdalar. Onun için biz 26 bin civarındaki öğrencimize kırtasiye desteği veriyoruz. Aynı zamanda kütüphanelerimizde bulunan çocuklarımıza çorba, pasta ve poğaça desteği veriyoruz. 130 tane öğretmenimizin eşliğinde çocuklarımıza ücretsiz kurs veriyoruz, hem lise hem üniversite hazırlığı için. Mesela bu dönem 685 öğrencimiz tıp, hukuk, mühendislik gibi okulları kazandı. Dolayısıyla aynı zamanda bu işleri yapıyoruz çünkü çocuklarımız bizim geleceğimizdir” diye konuştu.
“KÜLTÜRLER KARDEŞ OLDU, FESTİVALİMİZİ 450 BİN KİŞİ ZİYARET ETTİ”
Esenyurt’ta kentleşmenin ancak kültür ve sanatla sağlanabileceğinin altınız çizen Başkan Özer, “Geldiğimiz günden beri üç tane önemli festival yaptık. Birincisi uluslararası bir müzik, dans ve sanat festivali düzenledik. Bir hafta boyunca, 35 ülkeden 550 tane insanı kentimizde ağırladık ve onlarla kucaklaştı. Daha sonra ağustosta bir gençlik festivali yaptık. Son olarak eylülün son haftası başlayıp ekimin başında biten bir Kardeş Kültürler Festivali yaptık. Bu festivalimize 46 tane il derneğimiz paydaş olarak katıldı. 81 ilimiz burada kendi kültürlerini, kendi gastronomilerini anlattılar, tanıttılar. Burada biz, iç içe Kürdüyle, Türküyle, Lazıyla, Çerkeziyle, Sünnisiyle, Alevisiyle bir kardeşlik ortamı yaratmak istiyoruz. Barış ve kardeşlik şehrini aynı zamanda kültür ve sanatın başkenti yapmaya çalışıyoruz. Bu gerçekleştirmiş olduğumuz Kardeş Kültürler Festivali de bu anlamda önemli. Çünkü demin söyledim, bu gelen insanlarımızın kendi kültürlerini burada yaşamaları ve ortaya koymaları, kardeşlik duyguları içinde hemhal olmaları, hem bu barış ve kardeşlik şehrine büyük hizmette bulunuyor, hem de bizim gerçekleşmeyen, yıllardan beridir ihmal edilmiş olan kentlileşmeye de çok büyük katkı sağlıyor. Çünkü kentlileşme kültür ve sanatla yapılabilir. 9 gün boyunca süren festivalimizi yaklaşık 450 bin kişi ziyaret etti. Festivalimiz 9 gün boyunca tam bir şölen havası içinde geçti. Ve üstelik Esenyurtlular bu bitmesin, devam etsin önerileriyle bana geldiler. Şimdi bir başka festivalin hemen hazırlığı içerisindeyiz. Kasım ayında Kitap, Sanat ve Kültür Festivali yapacağız. Bütün İstanbul’un ve ülkemizin en değerli yazarlarını, çizerlerini, edebiyatçılarını Esenyurt’ta ağırlayacağız.” müjdesini verdi.